Sarışın Jayla sabah kahvesini götüne sikişle taçlandırıyor

Sabahın ilk ışıklarıyla Jayla De Angelis, altın sarısı saçlarını dağınık bırakmış halde yataktan kalktı. Kahvesini yudumlarken yüzüne yayılan o masum gülümseme, aslında içinde fırtınalar kopardığını ele veriyordu. Teninin sıcaklığı ve odada yayılan kahve kokusunun karışımı, sanki onu daha da kışkırtıyordu. Gözleri hafifçe kıvrıldı, dudaklarını araladı; içindeki o kirli arzuyu gizleyemedi artık.

Yavaşça yatağa geri döndü, sırtüstü uzanıp bacaklarını açtı. Kendi kendine fısıldadığı o belirsiz sözler, yakında yaşanacakların habercisiydi. Parmakları amcığını bulduğunda titremesi başladı; sertleşmiş yarak hayallerinde canlandı bir anda. Elini derinlere daldırırken nefesi kesildi. Az sonra başka birinin dokunuşunu hissetmek istiyordu—sert, acımasız ve tamamen sahiplendirici.

Derin bir nefes alarak kalçalarını kaldırdı; arkaya doğru ani bir hareketle amcığını davet etti içine. İlk girişte çığlık tutamadı; sert köklemenin verdiği anlamsız hazla bedenini sarsan dalgalarla baş başa kaldı. Yarağı kalçalarının arasına gömülüydü, her itişiyle Jayla’nın amcıktan gelen ıslaklığı büyüyordu. Sikiş gittikçe hızlandı, adamın omuzlarındaki kaslar gerildi; her dayama Jayla’yı daha da deliye çevirdi.

Amcıklarında zalimce dolaşan o yarak, altına dolup taşmak üzereydi. Boğazından boğazına yükselen inlemeler arasında çığlık atıyor, bedenini teslim ediyordu bu vahşi sabaha. Sonunda tüm kontrolünü kaybedip sıçradığında içeride patlayan sıcak sıvının yanıp kavuran etkisiyle yüzünü buruşturdu ama tatmin olmuştu—oyuncu değil, tam anlamıyla esir edilmişti.

Kahve soğusa da Jayla’nın aklında sadece o sert köklemenin izleri vardı; sabahın kutsal saati böylece tutkulu ve acımasızca mahvedilmişti.